Kadın Üreme Hormonları

Hipotalamus ve hipofiz üreme fizyolojisinde önemli role sahip iki önemli merkezi sinir sistemi bölgesidir. Bu yapılar arasında çok sıkı bir fonksiyonel iletişim vardır.
Püberte yaklaştığında (9–12 yaş), GnRH salgılanmaya başlar; FSH ve LH hipofizden salınır, overler etkilenir. Overlerden östrojen ve progesteron salgısı başlar. Bu olaylar erişkin dönemde devam edecek olan siklusların ilki olan “menarş”ı başlatır (11–15 yaş).

Kadın Üreme Hormonları

Gonadotropinler  (FSH-LH)

FSH ve LH ön hipofizdeki gonadotrop hücreler tarafından üretilmekte olup overlerde folikül uyarımından sorumludur. FSH için hedef hücreleri granüloza hücreleri, LH için ise teka, granüloza hücreleri ve stromadır.

Follicle Stimulating Hormone  (FSH)

FSH Granüloza hücrelerine etki ederek bu hücrelerde artmaya neden olarak folikül gelişim ve olgunlaşmasına ve östrojen yapımına neden olur . Östrojen rahim duvarının kalınlaşmasını sağlar ve diğer foliküllerin gelişimini baskılayarak dominant folikülün büyümesine katkıda bulunur.FSH, büyümekte olan foliküller arasından birinin dominant hale gelmesini teşvik eder. Dominant folikül, olgunlaşmış yumurta hücresini (oosit) içeren foliküldür ve ovulasyona hazırdır.Olgunlaşan dominant folikül, ovulasyon sırasında yumurtayı serbest bırakır. Bu süreçte, östrojen seviyeleri artar ve FSH üretimini geri besleme yoluyla azaltır, böylece menstrüel döngü düzenlenir.Ayrıca progeston sentezi için gerekli enzimlerin aktivasyonuna yol açar.

Lüteinizan Hormone  (LH)

Lüteinize edici hormon (LH) gelişim ve üreme için önemli olan süreçleri destekleyen kimyasal uyarıcı olan ve ön hipofiz bezinden salgılanan bir glikoprotein hormonudur. FSH yumurta gelişiminde rol oynarken, LH yumurtanın çatlamasını sağlayan hormondur. LH piki dediğimiz yüksek seviyeye ulaştığında yumurtlama gerçekleşmiş olur. Bu dönemde yumurta döllenirse gebelik oluşur. Çatlama sonrasında Progesteron hormonu üretimini de uyarır. Korpus luteum’dan salgılanan LH, gebeliğin devamı için de gereklidir.

LH hormonunun vücuda sağladığı faydalar şu şekildedir:

  • Teka hücrelerinden androjen sentezini uyarır.
  • Granüloza hücrelerinde yeterli LH reseptörleri oluşunca, LH direkt olarak granüloza hücrelerine etki ederek korpus luteum ve progesteron yapımına yol açar.
  • Folikülden ovumun atılmasını sağlar.
  • Foliküllerin gelişimini engeller.

Human Chorıonıc Gonadotropin (HCG)

HCG plesantanın trofoblastik hücreleri tarafından salgılanır. HCG alfa ve Beta olarak adlandırılmış iki farklı glikoproetinden oluşmuştur.Gebelik testinin temeli olan HCG kanda ovulasyondan 9-10 gün sonra tespit edilebilir. HCG etkisi ile korpus luteum progesteron salgılar. Rahime tutunan embriyoya karşı immünolojiyi baskılar.
Gebelik durumu olmayan sağlıklı bir kadında, âdet döngüsünün son günlerinde rahim içine yumurta hücresinin gönderilmesi sonrası yumurtalıkta bulunan Korpus luteum adı verilen doku, olası bir gebelik durumunda gebeliğin devamlılığının sağlanabilmesi adına Beta HCG hormonu üretir. Beta HCG hem kadın üreme sistemini gebeliğe yönelik hazırlar hem de rahim kasılmalarını baskılayarak gebeliğin sürdürülmesine olanak verir.Normal şartlarda, âdet döngüsünün son günlerinde Beta HCG üretimi azaldığından rahim içindeki dokuların gebelik hazırlığı sona erer ve rahim dokularındaki bütünlüğün bozulmasıyla âdet kanaması başlar. Gebelik gelişmesi halinde ise plesantanın trofoblastik hücreleri, Beta HCG hormonu üretmeye başlar. Beta HCG gebeliğin sürdürülmesini, âdet kanamasının engellenmesini sağlar.

Prolaktin (PRL)

Ön hipofiz laktotrop hücrelerinden salgılanan Laktotropin, mammotropin veya kısaca LTH olarak da bilinen prolaktin polipeptit bir hormondur. Prolaktin süt üretimi, meme dokusu gelişimi ve üreme fonksiyonları gibi diğer birçok vücut fonksiyonu için oldukça önemli bir hormondur.

Hipofiz bezinin prolaktin salgılaması iki hormon tarafından düzenlenir:

  • Dopamin: Böbrek üstü bezleri tarafından üretilen ve prolaktin üretimini yavaşlatanbir hormondur.
  • Tirotropin salgılatıcı hormon (TRH): Bu, hipotalamus tarafından üretilen ve prolaktin üretimini artıran bir hormondur.

Gebelik sırasında yüksek progesteron hormonu seviyeleri bu hormonun etkilerini baskılayıcı özellik gösterir. Doğumun gerçekleşmesi ile birlikte progesteron düzeyindeki düşüş prolaktinin daha belirgin hale geçmesini sağlar. Doğumdan sonra bile prolaktin seviyeleri sürekli olarak yüksek seyretmez. Meme başının uyarılması ile düzeyinde anlık olarak pikler meydana gelen bu hormon, bebek emmesini sürdürdüğü sürece yüksek seviyede kalır. Emziren kadınlara prolaktin yüksekliğine bağlı olarak gonadotropinler azalır ve ovülasyon engellenir.Prolaktin salınımını uyaran faktörler; meme başı stimülasyonu, ilaçlar, stres, egzersizdir.

Estrojenler

Estrojen hormonu yumurtalıklardan, kandaki kollestrol, adrenal korteks ve gebelikte ise plasentadan salgılanan, kadınların adet döngüsünde, cinsel fonksiyonlarda ve doğurganlıkta önemli rol oynayan bir grup steroid hormondur.
Estrojen hormonunun 3 ana formu şunlardır;

  • Estron (E1): Menopozdan sonra vücut tarafından üretilir.
  • Estradiol (E2): Estradiol, vücutta doğal olarak üretilen üç östrojen hormonun en yaygın olarak bulunan türüdür.
  • Estriol (E3): Kadınların gebelik döneminde bulunan östrojenin formudur.

Estradiol hormonu, yumurtalıklar tarafından üretilir ve kadın üreme sistemi, menstrüasyon döngüsü, kemik sağlığı, cilt ve saç sağlığı, beyin fonksiyonları ve kalp sağlığı gibi diğer vücut işlevlerinin düzenlenmesinde önemli bir rol oynar. Estradiol seviyeleri, ergenlik dönemiyle birlikte yükselirken, üreme yılları boyunca yüksek kalır ve menopozla birlikte düşer.
Estradiol seviyeleri adet döngüsü sırasında artar ve yumurtanın olgunlaşıp, salınmasını ve ayrıca döllenmiş bir yumurtanın rahime implantasyonuna(tutunmasına) izin verecek şekilde rahim zarının kalınlaşmasını sağlar.

Estrojenlerin etkileri;

    •  Endometriyum, serviks ve vajina üzeride proliferatif (çoğalım) etkisi
    •  Foliküllerin gelişmesini kolaylaştırır, fallop tüplerinin hareketini artırır
    •  Uterus kan akımını artırır, miyometriyumun uyarılma eşiğini düşürür, oksitosine duyarlılığını artırır
    •  Vajinal mukusun artmasına yardımcı olur
    •  FSH salgısını azaltır
    •  Kan kolesterolünü düşürür
    •  Meme bezlerinin gelisimini uyarır.
    •  Deri altı yağ dokusunu artırır
    •  Derinin yumuşak ve düzgün olmasını sağlar.
    •  Kemiklerin korunmasına yardımcı olur ve osteoporoz riskini azaltır
    •  Cilt, saç ve tırnakların sağlıklı kalmasına yardımcı olur
    •  Ruhsal sağlık ve genel iyi hissetme ile ilgili rolleri de vardı

Progesteron

Progesteron, adet döngüsü ve gebelikte rol oynayan, her ay rahmi hamilelik için hazırlayan yumurtalıklardan salgılanan bir hormondur. Corpus luteumun teka interna hücrelerinde sentezlenir. Çalışmalar progesteron hormonunun sadece yumurtalıklarda ve plasentada değil, aynı zamanda merkezi sinir sistemi (MSS) ve böbrek üstü bezlerindeki adrenal kortekste de sentezlendiğini göstermiştir.

Progesteronun salgısı siklusun ikinci yarısında artar. Vücut ısısını yükseltir. Embriyonun implantasyonu (tutunması) için endometriumdaki sekretuar değişiklikler progesteron etkisi ile oluşur. Gebelik oluşmazsa korpus luteum geriler progesteron seviyesi keskin bir şekilde düşer ve regl başlar. Gebelik gerçekleşmesi halinde korpus luteum dokusu gebelik hormonu olarak da bilinen beta-HCG hormonunun etkisiyle korunur ve progesteron üretimini sürdürür. Gebelik süresince progesteron salgısı ile rahim içi doku bebeğe uygun ortam ve besini sağlayacak halde şekillenmeye devam eder. Gebeliğin ilerleyen dönemlerinde plasentanın gelişimiyle progesteron üretiminin temel merkezi plasenta haline gelir. Plasentadan düzenli olarak salgılanan progesteron hormonu gebelik boyunca kanda yüksek seyreder.Bu yüksek seviyeler ayrıca vücudun hamilelik sırasında yumurtlamayı engeller. Bebek doğunca progesteron emzirmeyi tetiklemeye de yardımcı olur.

Progesteronun etkileri

    • Endometriyumdaki östrojen reseptörlerinin sayısını azaltır
    • Uterusu geliştirerek implantasyona hazırlar
    • Endometriyumdaki östrojen reseptörlerinin sayısını azaltır
    • Memede Lobül ve alveollerin gelişimini uyarır
    • LH salgısını inhibe eder, östrojenin etkisini güçlendirerek ovulasyonu önler

Gonadotropin-Salgılatıcı (Releasing) Hormon (GnRH)

Gonadotropin salgılatıcı hormon (GnRH) içeren nöronlar hipotalamusta bulunur ve üreme yıllarının başlangıcına kadar çocukluk döneminde büyük ölçüde düşüktür ve ergenlik döneminde yükselir. Ergenliğin başlangıcından sonra GnRH üretimi ve salınımı düzenlenir. Hipotalamustan salgılandıktan sonra GnRH, hipofizdeki gonadotropin salgılatıcı hormon reseptörünün (GnRH-R) uyarılması yoluyla hipofiz folikül uyarıcı hormon (FSH) ve lüteinize edici hormon (LH) salınımını kontrol eder. Yumurtalık hormonları östrojen ve progesteron FSH/LH uyarısına yanıt olarak salındıkça, hipotalamustaki GnRH nöronları dolaşan periferik seks steroid hormon seviyelerini algılar ve negatif ve pozitif geri bildirim yoluyla yanıt verir.

İnhibin, Aktivin Ve Follistatin

FSH etkisi ile granüloza hürelerinden salınan inhibinin en önemli etkisi FSH sentez salınımını inhibe etmektir. Ayrıca inhibinin, folikülün dominansını belirlemede önemli bir etkiye sahip olduğu düşünülmektedir.
Aktivin inhibinin tersi yönde aktivite gösteren bir peptidtir. FSH salınımını ve GnRH reseptör sayısını artırır.
Follistatin FSH etkisi ile granüloza hücrelerinde salınan bir polipeptid olup inhibin ve aktivine ile yapısal benzerliği yoktur. Follistatin aktivin için bağlayıcı olarak görev yapmaktadır. FSH salınımı baskılamaktadır.

Androjenik Hormonlar

Androjenik hormonlar terminal kılların büyümesini stimüle eden ses ve kas yapısında değişikliklere, klitoral büyümeye ve meme hacminde küçülmeye neden olan hormonlardır. En iyi bilinenleri testosteron ve androstenedion’ dur. Dehidroepiandrosterone (DHEA), Dehidroepiandrosterone sülfat ise önemli bir androjen prekürsörüdür.
Testosteron: Biyolojik olarak kuvvetli bir androjen olan testosteron kadınlarda adrenal bez ve overler tarafından eşit olarak üretilir. Bu iki yerdeki üretim dolaşımdaki testosteronun %50’ sini oluşturur. Dolaşımdaki testosteronun geri kalanı adrenal ve overlerden salınan androstenedion’ un periferde testosterona dönüşümü ile oluşur. Kadında normal testosteron konsantrasyonu erkektekinden çok düşüktür.
Androstenedion: Adrenal bez ve overler tarafından eşit olarak üretilir. Testosterondan daha az güçlüdür. Ancak aşırı konsantrasyonlarda androjenlerin biyolojik etkilerini gösterebilir.
Dehidroepiandrosteron (DHEA). DHEA ve sulfat formu (DHEAS) hemen hemen tamamı adrenal bez tarafından üretilir. DHEA ve DHEAS zayıf androjenler olup puperte başlangıcında pupik kılların gelişimini sağlar ve gebelik döneminde östriol için prekürsör (öncül) maddelerdir.

Gonadotropinler Feedback (Geri Besleme) Kontrolü

Gonadotropin salınımının kontrolünde hipothalamustan salgılanan GnRH, gonadlardan salgılananan seks hormonları ve inhibin, aktivin, follistatin vb peptidlerin otokrin, parakrin modulasyonla etkileşimi rol oynar.

Kadın Üreme Hormonları

Gonadotropinler Üzerine Estrojenlerin Etkisi;

    • Gonadotropin salgısı üzerinde pozitif ve negatif feed-back etkisi vardır.
    • Negatif feed-back FSH sekresyonunu durdurur
    • Pozitif feed-back LH sekresyonunu uyarır

Gonadotropinler Üzerine Progesteronun Etkisi;

    • Progesteronun gonadotropin salgı ve regülasyonu üzerinde pozitif ve negatif feed-back etkisi vardır.
    • Pozitif veya negatif etkisini hem hipofiz hem de hipotalamus üzerinde göstermektedir
    • LH salınımını durdurur.