DOĞURGANLIĞIN KORUNMASI
Doğurganlık koruması, sağlık koşulları veya hastalıklar nedeniyle doğurganlığı tehlikeye giren kişilerde veya bireyin kişisel nedenlerle çocuk sahibi olmayı ertelemek istemesi durumunda yaygındır. Doğurganlık koruması yumurtaları, spermlerini, embriyoları ve üreme dokularını kurtarır ve korur. Bu, gelecek bir zamanda çocuk sahibi olmaya olanak sağlar.
Doğurganlık koruma prosedürleri hamileliği garanti etmez. Yumurta, sperm ve embriyo dondurmak en yaygın koruma türüdür ve uzun bir başarı geçmişine sahiptir.
Ovaryum ve testis dokularının dondurulması, özellikle ergenliğe erişmemiş gençler, kemoterapi veya radyoterapi gören hastalar ve genetik bir nedenden dolayı üreme organlarında sorunlar olan bireyler için ve bu bireylerin fertilitelerinin korunabilmesi için büyük önem taşımaktadır. Yapılan çalışmalar sayesinde doku dondurulması konusunda büyük aşamalar kaydedilmiştir. Doku dondurulmasının araştırmaya çok açık bir konu olduğu ve dondurulma prosedürlerinin geliştirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır
- DOĞURGANLIĞIN KORUNMASI NEDEN YAPILIR?
Çocuk sahibi olmayı 30’lu veya 40’lı yaşlarının sonuna kadar ertelemek zorunda kalan ve ya isteyen kişiler, çalışmaların yaşlanmanın doğurganlığı etkilediğini göstermesi nedeniyle doğurganlıklarını korumayı tercih edebilirler. Doğurganlığı koruma nedenleri:
-
- Yaş: Doğurganlık azalmadan önce yumurta ve spermler saklamak istenebilir.
- Üreme sağlığı sorunları: Prematüer over yetmezliği, pelvik hastalıklar, ameliyat, kanser ve tedavileri (radyoterapi ve kemoterapi) uygulama nedeni ile üreme yeteneğini kaybetme riski nedeniyle,
- Kişisel nedenler: İnsanların çocuk sahibi olmayı ertelemesinin yaygın nedenleri arasında belirli bir kariyer hedefine ulaşma, eğitimlerini ilerletme veya doğru eşle tanışma isteği yer alır.
- DOĞURGANLIĞIN KORUNMASI İÇİN EN İYİ ZAMAN NE ZAMANDIR?
Erken doğurganlık koruması idealdir, bu nedenle seçenekleriniz hakkında en kısa sürede karar vererek gelecekte bir hamilelik için doğurganlığınızı koruyabilirsiniz.
En uygun zamanlama:
-
- Kanser tedavisine başlamadan önce.
- Çocuk sahibi olmayı şimdilik düşünmeyen kadınlar için 35 yaşına kadar.
- Doğurganlığınızı etkileyebilecek hastalıkların teşhisinden hemen sonra.
- Daha önce doğurganlığınızı azaltmış olabilecek tıbbi tedaviler gördüyseniz doğurganlığı korumak gerekir.
- DOĞURGANLIĞIN KORUNMASI VE KRİYOPREZERVASYON
Yaşam boyu karşılaşılan çeşitli sağlık sorunları vücut sağlığını doğrudan etkileyebildiği gibi, üreme sistemine etki ederek infertiliteye neden olmaktadır. İnfertilite tedavisinde ilaç tedavisi, cerrahi yöntemler gibi farklı tedavi metotlarından yararlanılmaktadır. Bazı koşullarda üremeni korunması ve çocuk sahibi olmak isteyen bireylerin bu şanslarını ertelemeleri için yumurta veya sperm hücrelerinin veya üreme hücre dokusunun dondurularak saklanması doğurganlığı korumanın tek yolu olabilir.Bu yüzden kriyoprezervasyon, infertilitede önemli bir rol oynamakta ve önem kazanmaya devam etmektedir.
Kadınlar için doğurganlık koruma seçenekleri arasında;
-
- Yumurta dondurma,
- Yumurtalık dokusu,
- Embriyo dondurma yer alır.
Erkeklerde doğurganlığın korunması seçenekleri arasında spermin dondurulması ve testis dokusunun dondurulması yer almaktadır.
KRİYOPREZERVASYON (DONDURARAK SAKLAMA)
Kriyoprezervasyon terimi, Yunancadaki kryo (soğuk) ve Latince’deki servare (koru, kurtar, sakla) kelimelerinden oluşmaktadır.Kriyoprezervasyon (dondurarak saklama); hücrelerin ve dokuların sıfır derecenin altına kadar soğutularak, bütün biyolojik aktivitelerinin durdurulması ve gelecekte kullanılması amacıyla saklanmasını ifade eder .Kriyoprezervasyon işlemindeki amaç çok düşük ısıda canlı bir hücre veya dokunun, minimum hasarla ve fonksiyon kaybı olmaksızın uzun süreli saklanmasıdır.
- KRİYOPREZERVASYON TEKNİKLERİ
Yavaş dondurma ve vitrifikasyon olmak üzere iki farklı dondurma tekniği bulunmaktadır. Yavaş dondurma yöntemi klinik uygulama güçlüğü ve taze oosit ile yapılan karşılaştırmalarda başarı oranlarının düşük olması nedeniyle kullanımı artık oldukça azalmıştır. Daha yüksek konsantrasyonlarda kriyoprotektanların kullanıldığı, kristal formasyon riskinin azaldığı, çok hızlı ve pratik uygulanabilir vitrifikasyon yöntemi günümüzde yüksek başarı oranları ile klinik uygulamalarda yerini almıştır.
Her ne kadar üreme hücrelerinin dondurulmasında kullanılan yavaş dondurma ve vitrifikasyon tekniklerinde büyük ilerlemeler katedilmiş olsa da üreme dokularının dondurulmasın amacıyla yapılan çalışmalar istenilen seviyelere ulaşamamıştır. Bu bağlamda özellikle üreme dokularının dondurulması ile ilgili daha geniş çaplı çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
- KRİYOPREZERVASYON AŞAMALARI
Gamet(sperm ve oosit) ve embriyo kriyoprezervasyonunun genel prensibi; materyalin kriyoprotektanlarla dengelendikten sonra soğutulması, sıvı nitrojen içinde -196°C’de depolanması ve çözülürken de kriyoprotektanların uzaklaştırılarak gamet ve embriyoların canlılıklarını koruyabilecekleri fizyolojik ortamlara geçirilmesidir.
Kriyoprezervasyon prosedüründe beş önemli aşama vardır:
1. Su kristalizasyonundan kaynaklanabilecek hücresel hasarı azaltan kriyoprotektanlarla ilk etkileşim,
2. Sıfır derecenin altındaki sıcaklıklara kadar dondurma,
3. Saklama, (sıvı nitrojen içinde; İdeal olanı, -196 °C’da sıvı nitrogende saklanmaktır)
4. Çözme,
5. Dilüsyon ve kriyoprotektanların ortamdan uzaklaştırılması ve gelişimlerine izin verecek fizyolojik solüsyonlar içerisine alınması esasına dayanır.
Uygulanmakta olan tüm dondurma yöntemlerindeki temel prensip, donma ve çözünme sırasında oluşabilecek hücre içi buz kristallerinin oluşumunu engelleyerek, hücrelerin buz kristallerinden görecekleri zararı önlemektir. Bunu sağlamak amacıyla hücre içi sıvısının, hücre membranından geçebilen başka bir deyişle nüfuz edebilen ve hücrelere olabildiğince zararsız olan kriyoprotektan maddelerle yer değiştirmesi hedeflenmektedir. Bütün bu işlemler yapılırken hücre hasarı minimal olmalı, hücrenin yapısal bütünlüğü ve fonksiyonel özellikleri korunmalıdır.