KADIN İNFERTİLİTESİNDE TANI YÖNTEMLERİ
Kadın infertilitesi durumunda kullanılan tanı yöntemleri, ayrıntılı bir tıbbi öykü , genel fizik ve pelvik muayene ile birlikte bazı özel infertilite testlerini içerir.
LABORATUVAR TESTLERİ
Kadın İnfertilite değerlendirmelerinde kullanılan hormon testleri, serolojik testler, hematolojik Testlerdir. Bunlar dışında kadının diğer olası şikâyetlerinin çözümüne yönelik ek tetkikler gerçekleştirilebilir. Gerekli görüldüğü takdirde diğer sistemik hastalıklara ait tetkikler,mikrobiyolojik ve genetik testler de ilave edilebilir.
HORMONAL TESTLER
Hormon seviyelerinin değerlendirilmesi, hormonal dengesizliklerin belirlenmesine yardımcı olur. Yapılan hormon testleri arasında şunlar bulunur:
- Anti-Müllerian Hormon (AMH): Yumurtalık rezervini değerlendirmek için kullanılır. AMH seviyeleri, kadınların doğurganlık potansiyelini gösterir.
- Folikül Stimülan Hormon (FSH): Yumurtalıkların uyarılmasını sağlar. FSH seviyeleri, yumurtalık rezervini değerlendirmek içinde kullanılır.
- Progesteron: Özellikle adetin 21. günü bakılan progesteron hormonu seviyesi yumurtalama olup olmadığını gösterir
- Luteinize Hormon (LH): Yumurtlamayı tetikleyen hormondur. LH seviyeleri, adet döngüsünün farklı dönemlerinde değerlendirilir.
- HCG: Beta HCG hormonunun en önemli rolü gebeliğin erken dönemde tespitinin sağlanmasıdır.
- Estradiol: Östrojenin bir formudur ve yumurtalık fonksiyonlarını değerlendirmek için kullanılır.
- Prolaktin: Yüksek prolaktin seviyeleri, yumurtlama bozukluklarına neden olabilir.
- Androjen Hormonlar: DHEAS(Dehidroepiandrosteron Sülfat),testesteron. Yüksek DHEA-S, PCOS’ta (Polikistik Over Sendromu) yükselir, İnfertilite de yüksek DHEA-S nedenidir.
- Tiroid Fonksiyon Testleri: Tiroid stimülan hormon (TSH) ve tiroksin (T4) triiyodotironin (T3) seviyeleri kontrol edilir.Tiroid fonksiyon bozuklukları kadın infertilitesi için bir risk faktörü olarak kabul edilmektedir.
SEROLOJİK TESTLER
Değerlendirmelerde bir gebelik için hazırlık yapıldığından, gebeliği kötü yönde etkileyebilecek bazı viral hastalıkların önceden tanımlanması veya bağışıklığın belirlenmesi amacı ile kan tahlillerine hepatit(sarılık) (Hbs Ag, Anti-Hbs, Anti-HCV) testleri, Anti-HIV I+II, Rubella IgG, Rubella IgM, Toxo IgG, Toxo IgM incelemeleri eklenmektedir.
HEMATOLOJİK TESTLER
Kan sayımı ile kansızlık (anemi) yönünden araştırma yapılır. Kan grubu belirlenerek kan uyuşmazlıkları ile ilgili önceden bilgilenme sağlanır. Bunlar dışında kadının diğer olası şikâyetlerinin çözümüne yönelik ek tetkikler gerçekleştirilebilir
GENETİK TESTLER
Kadın üreme sağlığında genetik testler, hem anne hem de bebeğin sağlığı açısından önemli bilgiler sağlayabilir. Bazı durumlarda, genetik bozukluklar infertiliteye neden olabilir. Genetik testler, kromozom anormalliklerini veya belirli genetik mutasyonları tespit etmek için kullanılır. Bu testler, tekrarlayan gebelik kayıpları veya açıklanamayan infertilite durumlarında özellikle önemlidir. Bu testler sayesinde, genetik hastalıkların önceden belirlenmesi, sağlıklı gebeliklerin planlanması ve doğurganlık problemlerinin çözümü gibi alanlarda büyük faydalar sağlanmaktadır.
GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ
Kadın üreme organlarının yapısal durumunu değerlendirmek için görüntüleme yöntemleri kullanılır. Bu yöntemler, rahim, fallop tüpleri ve yumurtalıkların durumunu belirlemeye yardımcı olur:
- Ultrasonografi: Transvajinal ultrasonografi, yumurtalıklar ve rahmin yapısal durumunu değerlendirmek için kullanılır. Kistler, fibroidler ve diğer yapısal anormallikler tespit edilebilir.
- Salin infüzyon sonografi(SİS) (Sonohisterografi): Genellikle transvajinal ultrasonografi yapılırken uterin kaviteye verilen sıvı yardımı ile uterin kavitenin ve tubal açıklığın incelenmesidir.
- Histerosalpingografi (HSG): Servikal kanal, uterus ve fallop tüplerinin durumunu değerlendirmek için suda veya yağda eriyen kontrast maddelerin rahim ağzından içeriye verilmesini takiben radyolojik olarak görüntülenmesi işlemidir.
- Histeroskopi: Histeroskopi, vajina ve uterus(rahim) ağzından histeroskop adı verilen özel bir optik cihaz ile girilerek uterusun (rahmin) içini kamera ile incelemek, tetkik ve gerekli görüldüğü durumda bazı cerrahi müdahaleler yapmak için kullanılan işlemdir. Bu yöntem, polipler, fibroidler ve diğer anormalliklerin tespit edilmesine yardımcı olabilir.
- Laparoskopi: Minimal invazif cerrahi olarak adlandırılan laparoskopi, kapalı ameliyat yöntemi ile karın boşluğundaki organların değerlendirilmesidir Pelvik bölgede endometriozis, yapışıklıklar veya diğer anormallikleri doğrudan görmek için yapılır.
- Diğer görüntüleme yöntemleri: MR ve tomografi kadın hastalıkları ile ilgili bir çok patolojide ultrasona eş değer veya zaman zaman daha değerli bilgiler verebilmektedir. Tomografi radyasyon içerdiği için gebelik sürecinde kullanılmazken, radyasyon içermeyen MR gebelik süresinde gerektiğinde kullanılabilmektedir.
YUMURTALIK REZERVİN DEĞERLENDİRİLMESİ İÇİN KULLANILAN TESTLER
Yumurtalıklarda yeterli sayı ve kalitede yumurta olup olmadığını gösteren testlerdir. Özellikle AMH , FSH,E2 hormon seviyeleri , Klomifen Sitrat challange testi ve adetin 3. günü bakılan ultrasonda görülen antral folikül sayısı yumurtalık rezervini en iyi gösteren testlerdir. Yumurtalık rezervi için bakılan genel testler:
- Anti-Müllerian Hormon (AMH): Yumurtalık rezervini değerlendirmek için kullanılır. AMH seviyeleri, kadınların doğurganlık potansiyelini gösterir.
- Bazal serum FSH (Folikül Stimülan Hormon), E2 (Estradiol) düzeyi: Adetin 2- 3. günü bakılan serum E2 değeri < 80 pg/mL iken FSH değerinin 5-10 mIU/ mL olması yeterli yumurtlalık rezervi gösterir. FSH 10-15 mIU/ mL arasındaki değerler rezervin sınırlı olduğunu gösterir. Bunun üzerindeki FSH ve > 80 pg/mL E2 değeri kötü reprodüktif sonuçla birliktedir.
- Klomifen Sitrat Challange Test: Klomifen Sitrat challange testi, iki farklı zaman noktasında FSH (Folikül Uyarıcı Hormon) hormonuna bakar. Adetin 3. günü FSH ve E2 düzeyleri bakıldıktan sonra 5.-9. günler arasında klomifen sitrat uygulanır. Amaçlanan klomifen sitratın yumurtalıklarda folikül gelişimini uyararak E2 salınımını artırması, artan E2 ‘nin FSH ‘yı baskılamasıdır. 10. gün FSH düzeyi tekrarlanır. 3. Gün FSH seviyesi veya 10. Gün FSH seviyesi yüksekse, bu anormal kabul edilir. Yüksek FSH seviyesi, zayıf yumurtalık rezervinin bir işaretidir. 3. gün FSH değerinin normalden yüksek olması yaşa bakılmaksızın kadınların % 85’inin yumurtlama tedavilerine kötü yanıt vereceği anlamına gelmektedir.
- Antral Folikül Sayısı: Transvajinal ultrasonografi ile 3. gün değerlendirmesinde yumurtalıklarda 2-10 mm çapında 4-10 adet antral folikül tespit edilmesi yumurtalık rezervinin iyi olduğu anlamına gelir.
- Prolaktin, TSH: Prolaktin yumurtlama bozuklukları, memeden süt gelmesi ve hipofiz adenomu varlığında, TSH ise yumurtlama bozuklukları, tiroid hastalığı şikayetleri olanlarda istenmektedir. Prolaktin ve TSH testleri de yapılarak belirgin şikayet vermeyen sorunlar atlanılmaz.
OVULASYONUN (YUMURTLAMANIN) DEĞERLENDİRİLMESİ
Yumurtlama (ovulasyon) sürecinin düzenli olup olmadığını belirlemek için çeşitli yöntemler kullanılır. Kullanılan yöntemler şunlardır:
Serum progesteron ölçümü: Yumurtlamadan sonra, dominant folikül korpus luteuma dönüşür ve progesteron salgılamaya başlar .Serum progesteron düzeyleri yumurtlamadan 7-8 gün sonra en yüksek düzeye ulaşmaktadır. Özellikle adetin 21. günü bakılan yüksek progesteron düzeyleri normal ve sağlıklı bir yumurtlamaya işaret eder.
- İdrarda yumurtlama testleri: Evde idrar LH test kitleri ile yumurtlama takibi yapılabilir ve yumurtlama zamanı hakkında bilgi edinebilir . İdrarda lüteinize edici hormon (LH) seviyesinde ki artışı tespit ederek, adet döngüsünde hamile kalmanın en muhtemel tarihini belirlemek için yapılır.
- Seri ultrasonografi ile yumurtlamanın takibi: Transvajinal ultrasonografi yumurtlama zamanını net bir şekilde tanımlayabilir ve yumurtlamayı tespit etmek için standart referans muayenesi olarak kabul edilir .Oldukça güvenilir olmasına rağmen maliyeti yüksek ve diğer testlere göre daha zahmetlidir.
- Bazal Vücut Isısı (BBT) Takibi: BBT’nin izlenmesi, yumurtlamayı tespit etmenin en basit ve en az invaziv yöntemlerinden biridir. Yumurtlama döneminde, kadınların vücut sıcaklığı hafifçe artar ve bu artış yumurtlama gerçekleştikten sonra meydana gelir. BBT’nin yükselmesi, progesteronun etkisinden kaynaklanır. Kadının her sabah uyandığında vücut ısısını ölçerek yumurtlama dönemlerini belirleyebilir. Yumurtlama zamanının belirlenmesinde temel vücut ısısı (BBT) çizelgesi yöntemi güvenilir olmaması ve zahmetli olması nedeniyle, birçok merkez tarafından terkedilmiştir.