GENETİK SORUNLAR
Erkek infertilitesine yönelik olarak gerçekleştirilen detaylı incelemeler sonucunda, olguların çoğunda nedeni belirlemek mümkün olmamaktadır. Son yıllarda moleküler genetik alanında kullanılan tekniklerdeki hızlı gelişmeler sonucunda infertilitenin genetik kökeni hakkında çok detaylı bilgiler ortaya konulmaktadır.
Spermatogenezin belirli kromozomlarda yer alan gen veya gen grupları tarafından yönetildiği, bu bölgelerdeki kusurların sperm oluşumu, maturasyonu veya farklılaşması gibi aşamalarda sorunlara yol açabildiği bilinmektedir. Kromozomlardaki sayısal veya yapısal değişiklikler, moleküler düzeydeki gen defektleri spermatogenezisi farklı mekanizmalar ile olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Sekonder infertil olarak adlandırılan tekrarlayan gebelik kayıpları veya ölü doğum öyküsü olan çiftlerde bazı genetik bozukluk taşıyıcılığı gözlenebilmektedir.
İnfertiliteye neden olabilecek genetik sorunlar:
-
- Kromozom anomalileri
- Sex kromozom anomalileri
- Otozomal kromozom anomaliler
- Gen bozuklukları
- Y kromozom mikrodelesyonları
- Kromozom anomalileri
ERKEK İNFERTİLİTESİNDE GENETİK DEĞERLENDİRME
Spermiyogram ve fizik muayenenin sorunu ortaya koymakta yeterli olmalarına rağmen ağır oligoastenoteratospermi ve azoospermi vakalarında testis fonksiyonlarını ve spermatogenezi etkileyen kromozom anomalileri ve Y kromozomu mikrodelesyonları bulunabilmektedir. Genetik incelemeler her infertil erkek için gerekli görünmemekle beraber belirli durumlarda genetik faktörlerin değerlendirilmesi çiftin reprodüktif prognozları hakkında doğru bilgilendirilmesinde ve tedavinin doğru yönlendirilmesinde önemlidir.
Erkek İnfertilitesinde Genetik değerlendirmenin amacı:
-
-
- Etiyolojinin belirlenmesi
- Fetusta oluşabilecek sayısal / yapısal kromozom hatalarının öngörülmesi ve önlenmesi
- Testiküler sperm yapımının varlığı olasılığının değerlendirilmesi
- Bir sonraki nesile aktarılabilecek genetik problemlerin öngörülmesi
- Fetusta oluşabilecek metabolik hastalıkların öngörülmesi ve önlenmesi
-
Tüm erkek infertilitesi vakalarında genetik inceleme yapılması, hastaların büyük kısmında güncel testler ile bir anormallik bulunamayacağından zaman ve kaynakların israfı olacaktır. Genetik testler tanı koyulabilir ve tanısı tedaviyi yönlendirebilecek genetik problemlerin bulunma riskinin göreceli olarak yüksek olduğu hastalarla sınırlandırılmalıdır.
KROMOZOM ANOMALİLERİ
Normal insan somatik hücreleri 22 çift otozom ve 1 çift seks kromozom olmak üzere total 46 kromozomlu diploid hücrelerdir. Erkekler X ve Y olmak üzere 2 farklı seks kromozomuna sahiptir. Kromozomanomalileri normal populasyonla (%0.5) kıyaslandığı zaman, infertil erkeklerde (%5.8) çok daha yüksektir.İnfertil bireylerde seks kromozom anomalileri otozomal kromozom anomalilerinden daha sıktır.
Sayısal seks kromozom bozukluğu, erkek infertilitesi vakalarında sık görülen bir durumdur. Klinifelter sendromu, miks gonadal disgenezi ve XYY erkekler bu grup hastalardır. Klinifelter sendromu en sık gözlenen seks kromozom bozukluğudur ve infertil vakalarda 30 kat fazla rastlanır.
- Seks kromozom anomalileri
- Klinefelter sendromu
- XYY erkek
- XX erkek
- Miks gonodal disgenezi
- Otozomal kromozom anomaliler
- Reciprocal translokasyonu
- Robertsonian translokasyonu
Y-KROMOZOMU MİKRODELESYONLARI
Y kromozomu haploid genomun %2-3’ünü oluşturur. Kısa (Yp) ve uzun (Yq) koldan oluşan akrosentrik bir kromozomdur. Azospermik erkeklerin bir kısmında Y kromozomunun uzun kolunda (Yq11) delesyonların saptanması üzerine spermatogenezin bu bölgeden regüle edildiği tahmin edilmiş ve bu bölge azospermi faktör bölgesi (AZF) olarak tanımlanmıştır. AZF bölgesindeki genler yalnız spermatogenezle ilgili genlerdir. Bu nedenle bu bölgedeki delesyonlar fenotipik bozukluk yapmadan izole spermatogenez defektine (şiddetli oligospermi ya da azospermiye) neden olur.
Bu tip anomalilere sahip çiftlerde genetik danışmanlık, uygun tedaviyi sağlamak ve çocuklarda olası bir genetik hastalığın önüne geçmek açısından oldukça önemlidir.
Yavruların doğurganlığını etkileyebilecek birçok genetik faktör, karyotipleme, erkek kromozom analizi gibi yöntemlerle incelenerek, hasarın nerede olduğu belirlenebilir ve çocuklara verilecek ilgili tedavi yöntemi takip edilebilir.