Yaş
Yaş kadın infertilitesinde önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Öyle ki günümüzde erkek infertilitesine geniş bir tedavi imkânı sağlanmasına karşılık tedavide ortaya çıkan en büyük engel kadın yaşının ileri olmasıdır.
Kadınlar belirli bir yumurta rezervi ile doğar ve bu rezerv zamanla azalır. Yeniden üretilmeyen bu yumurtalar, yaş ilerledikçe hem sayı hem de kalite açısından düşüş gösterir. Bu azalma, hem doğal yolla gebelik şansını hem de tüp bebek gibi yardımcı üreme tekniklerinin başarısını etkiler.
Kadınların doğurganlığı, biyolojik olarak belirli bir süreç içinde ilerler ve yaşın ilerlemesiyle birlikte önemli değişikliklere uğrar. Çalışmalardan elde edilen bilgilere göre, kadın doğurganlık kapasitesi 20–24 yaşları arasında en yüksek seviyesindedir. 30–34 yaşına kadar hafifçe azalan doğurganlık kapasitesi, 35 yaşından sonra ivme kazanır ve 40 yaşından sonra bu azalma iyice hızlanmıştır. Bu azalma sadece doğal yöntemlerle gebe kalmakla sınırlı kalmayıp tüp bebek tedavilerindeki başarı oranlarına da yansımakta ve özellikle 37 yaşın üzerindeki kadınlarda uygulanan tedavilerde gebelik oranları dramatik olarak düşüş göstermektedir. Ayrıca düşük yapma veya doğum kusuru olan bir bebek sahibi olma olasılığı daha yüksektir.
-
-
- 25-29 yaşlarında, fertilite %4-8 oranında
- 30-34 yaşlarında, fertilite %15-19 oranında
- 35-39 yaşlarında, fertilite %26-46 oranında
- 40-45 yaşlarında ,fertilite %95 oranında azalır.
-
Kadın fertilitesi ve yaşlanma arasındaki ilişki, infertilite nedenleri arasında en iyi tanımlanmış olanıdır. İleri kadın yaşının over(yumurtalık) rezervi üzerindeki olumsuz etkisinin dışında, çocuğu olan kadınların tekrar gebe kalmak istememesi, yaşla beraber cinsel istek ve cinsel ilişki sıklığının azalması ve de fertiliteyi etkileyen hastalıkların sıklığının yaşla beraber artması, kadın fertilitesinin azalmasına ayrıca katkıda bulunmaktadır.
Kadınlarda Yaşa Bağlı İnfertilite Nedenleri
A-Oosit (Yumurta) sayılarında azalma: Bir kadın anne karnındayken, gebeliğin 20.haftasında sahip olabileceği en fazla sayıda yumurtaya sahiptir. Altı ile yedi milyon civarında yumurta gebeliğin 20.haftasından başlayarak doğal olarak azalmaya başlar. Bir kadın 1-2 milyon yumurtayla doğarken, ergenlik çağında yumurtalıklarında yaklaşık 300 000 – 500 000 dolaylarında primordial folikül (gelişmemiş yumurta hücresi) vardır. Doğurganlık döneminde genellikle her ay bir yumurta siklus boyunca gelişir ve döllenmek için hazır hale gelir. Yaşla birlikte yumurta sayısı gittikçe azalır. Bu azalma esas olarak gelişmeyen yumurta hücrelerinin vücut tarafından absorbe edilmesi ile olurken, yumurtlama da bu sayının azalması konusunda yardımcı olmaktadır. Otuzlu yaşların sonlarında yumurta sayısında azalmaya bağlı olarak folikül-stimüle edici hormonda (FSH) hafif bir yükselme olur.
37 yaşında 25 000 yumurtası, menopoza yaklaşınca (genellikle 40–50 yaş arası), geride sadece birkaç bin yumurtası kalır. Bu yumurtalar da FSH ve LH’a yeterli cevap vermediklerinden, hipofiz bezi yumurtalıkları daha fazla uyarmak üzere FSH ve LH düzeyini artırır. Yumurtalıklar bir süre artan hormon düzeylerinin etkisiyle kısmi de olsa cevap vermesine rağmen, birkaç yıl sonra FSH ve LH seviyeleri çok artmasına rağmen yumurtalıklar tamamen cevapsız kalmaktadır.
40 yaş ve üzeri olgularda adet düzeni çoğunlukla normal olduğu halde gebe kalma oranı %10’un altına düşer.45 yaş civarında sıfıra yaklaşır. Çoğu kadın, 50 ile 60 yaş arasında doğarken sahip olduğu tüm yumurtalarını tüketmiş olur. Sahip olunan tüm yumurtaların ve foliküllerin kaybedilmesi ile östrojen ve progesteron hormonlarının yapımı durur ve ovaryen yetmezlik meydana gelir.
B-Oosit (yumurta )kalitesinde düşüklük: İleri yaşlarda adetin 3. günü kandan bakılan FSH düzeyinin artmış olması, yumurtalıkların hipofiz uyarılarına cevabının, over reservinin azaldığını gösterir. Bu cevap eksikliği daha düşük kalitede yumurta yapımı ile sonuçlanır. Bu yüzden yumurtanın sperm ile döllenebilme ve döllendikten sonra iyi kalitede bir embriyo oluşturma şansı azalır.
C-Oosit(yumurta) dejenerasyonunda hızlanma: Doğumdan sonra yumurta üretimi olmaz ve kadının yaşı ilerledikçe yumurtalarda yaşlanır. Bazı çalışmalarda oositlerde dejenerasyon artımının yaşla belirgin olması oositlerde rastlanılabilen anöploididen daha önemli bulunmuştur.
D-Kromozal bozukluklar: Kromozom anomalileri yaşla birlikte artış göstermekte ve kromozomal problemi olan bir yumurta döllense bile yaşama ve gelişme şansı azalmaktadır.
E-Uterin reseptivitedeki azalma ve implantosyon sorunları: İlerleyen yaş ile hipofizden salgılanan FSH ve LH’a yumurtalıkların yeterli cevap vermemesi sonucu, bir süre sonra yumurtalıklar tarafından üretilen östrojen ve progesteron seviyeleri de azalmaktadır. Östrojen ve progesteron hormonları rahmin endometrium tabakasının gelişmesi için gereklidir. Bu yüzden ilerleyen yaşla endometriumun (rahmin iç tabakasının) döllenen yumurtayı tutma yeteneği (implantosyon) azalır.
F-Diğer Nedenler: Yaşın ilerlemesine ve evlilik süresinin uzun olmasına bağlı olarak olarak cinsel ilişki sıklığının azalması, hormonal seviyedeki değişimlere bağlı olarak düzensiz yumurtlama, progesteron salınmasındaki bozukluk nedeni ile luteal faz eksikliği ek faktörler olarak infertiliteye neden olmaktadır.
Bazı fizyolojik değişimlerde yaşa bağlı olarak ortaya çıkmaktadır:
-
- Kendiliğinden gerçekleşen düşük (40 yaşından sonra düşük riski artmaktadır)
- Üreme sistemini etkileyen hastalıklar (Endometriozis, rahim içinde yer kaplayan miyomlar ve pelvik infeksiyonlar daha sık görülür)
- Dış Gebelik(15 ile 19 yaş arası ile 40 yaşından daha ileriki yaşlarda dış gebeliğe bağlı olan ölümler daha sık gözlenmektedir)
İleri Yaş ve İnfertilite Tedavisi
Gerekli infertilite tetkikleri en kısa zamanda tamamlanmalıdır. Doğru tedavi hastanın yaşına ve doğurganlık sorunlarına bağlı olarak değişecektir Özellikle adetin 2-3 günü yapılan FSH, LH ve E2 düzeyleri ve AMH testi çok önemlidir. Bu hormonların seviyeleri tedavi sırasında yumurtalıkların vereceği cevabı ve gebelik şansını belirlemektedir. 40 yaş üzerindeki bayanlarda gebelik olasılığının düşük olduğu bilinmekle birlikte, adetin 3. günü yapılan FSH ve LH seviyelerinin yüksek olması bu şansın daha da azaldığını ifade etmektedir.
Gerekli tüm testler yapıldıktan sonra bir neden saptanmış ise ona yönelik bir tedavi yöntemine geçilir. Bazı durumlarda ise infertilitenin nedeni saptanamaz ve genellikle yaşa bağlanır. Böyle durumlarda ya da uygulanan tedaviler başarısız olduğunda zaman kaybetmeden IUI (aşılama ) veya IVF, ICSİ uygulaması önerilmektedir.
Genetik Danışmanlık
Gebelik oluştuğunda anne yaşının ileri olması nedeni ile dış gebelik, bebekte kromozom anomalilerinin, düşük riskinin arttığı da dikkate alınmalıdır. 37-40 yaş üzerindeki bayanların bebeklerinde kromozomal bozukluk olasılığı nispeten yüksek olduğundan, hamileliğe karar verdiklerinde kadın-doğum veya genetik uzmanı tarafından genetik danışmanlık verilmelidir. Eğer PGD uygulama imkânı var ise, normal embriyolar seçilerek transfer edildiği takdirde hastaya birçok yarar sağlanacaktır.
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
-
Kadın yaşı ilerlediğinde hamilelik tamamen imkansız hale mi gelir?
Hayır. Ancak 40 yaş sonrası doğal gebelik şansı ciddi şekilde azalır. Menopozdan sonra ise doğal yollarla gebelik mümkün değildir.
-
35 yaş üstü kadınlar sağlıklı bir gebelik geçirebilir mi?
Evet, ancak riskler daha fazladır. 35 yaş üstü gebeliklerde düşük riski, preeklampsi ve kromozomal anormallikler daha sık görülür. Düzenli doktor kontrolleri önemlidir.
-
AMH testi düşük çıkarsa kesinlikle hamile kalamaz mıyım?
Hayır, AMH rezerv hakkında bilgi verir ancak doğurganlığı tek başına belirlemez. Düşük AMH seviyesine rağmen hamile kalabilen birçok kadın vardır.
-
Yumurta dondurma ileri yaşlarda gebelik için çözüm olabilir mi?
Evet, özellikle 35 yaş öncesi yumurta dondurma işlemi, ileri yaşlarda sağlıklı bir gebelik şansını artırabilir. Ancak başarı, yumurtaların toplandığı yaşa bağlıdır.
-
Tüp bebek ileri yaşlarda kesin çözüm mü?
Hayır. Tüp bebek başarı oranları da yaşla birlikte düşer. Bu nedenle ileri yaşlarda planlama yapılırken gerçekçi beklentilere sahip olmak önemlidir.
-
40 yaş üstü kadınlar nasıl bir doğurganlık takibi yaptırmalı?
AMH testi, FSH testi ve ultrason ile yumurtalık rezervi düzenli olarak değerlendirilmeli ve doktor önerileri doğrultusunda hareket edilmelidir.
“Bu içerik, sağlık konularında genel bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. Kişisel tıbbi durumlar farklılık gösterebileceğinden, tanı ve tedavi için mutlaka bir doktora veya sağlık uzmanına başvurmanız önemle tavsiye edilir.”